Uncategorized

Kız Arkadaşımla

Kız Arkadaşımla

Koşar adımlarla evin kapısına geldiğimizde ikimiz de sırılsıklamdık. Ben çantamdan anahtarımı çıkarıp titreyen ellerimle açmaya çalışırken Arzu arkamda çabuk olmam için söylenip duruyordu.

“Off… Hadi Gül… Dondum artık… Açılmadı mı şu kapı?”

“Soğuktan ellerim titriyor kızım…” diyebildim. Aynı anda da kapı açıldı, kendimizi içeriye attık. Bir oda bir salon öğrenci evi dışarıdan farksızdı aslında… Buz gibi… Ben elimdeki şarap şişelerini ve çantayı girişe bırakıp banyodan havlu almaya koştururken, Arzu’dan kötü haber geldi,

“Hassiktiirr… Bu ne yaa? Doğal gazı kesmişler…”

“Şaka yapma Arzu. Cuma günü çıkarken vardı. Parayı yatırmadık mı yoksa?” Elimi alnıma vurup geçirdiğim şoku atlatmaya çalıştım. Yine aynı olay… İki genç bunak yine fatura yatırmayı unutmuştuk. Şu sınav döneminde en sık başımıza gelen şey… Elimdeki banyo havlusunu Arzu’ya fırlatıp,

“Anlaşıldı.” dedim. Bir yandan da üzerimdeki tüm giysileri çıkarmaya başladım. “Yine birbirimizi suçlamaya başlamadan sen de çıkar üstündekileri… Yoksa zatürre oluruz bu soğukta…”

Sıçan gibi ıslanmış vaziyetteydik ikimiz de… Şirince köyünden inerken Şubat ayının ortasında günlük güneşlik parlayan kış havası, yarı yolda kapanıp yerini yağmura bırakmış, otobüs durağından eve kadar kovadan boşanırcasına yağan sağanak yağmurun altında koşturmuştuk.

Gömlek, pantolon, atlet, sütyen, külot, ne varsa bir anda hepsini çıkarıverdim. Arzu da aynısını yapmış, ama ıslak sütyen külotla duruyor, kurulanmaya çalışıyordu karşımda…

“Hadi kız manyak, çıkar şunları da… Islak donun içinde amın buz kesecek şimdi… Boşu boşuna ürolog doktor arattırma bize…”

O da çıkardı kalan çamaşırlarını… “Sırtımı kurulayıver, ben de seni kurulayayım” diyerek elimdeki havluyu sırtına geçirdim, uzun sarı ıslak saçlarını, ıslak sırtını kurulamaya çalıştım.

Donumuza kadar ıslanmıştık kelimenin tam anlamıyla… Ayakta, yüzyüze, telaşlı hareketlerle birbirimizi kurulamaya çalışıyorduk. Arzu’nun soğuktan titreyen dudakları morarmıştı. Havluyu sırtımda gezdiren elleri titriyordu. Hoş, ben de ondan farksızdım ya… Vücudumuzdaki bütün tüyler kabarmış vaziyetteydi.

“Gül… Donuyorum ben..” Dişleri takırdıyordu

“Ben de Arzucum… Ben de… Dondurulmuş pakette piliç gibiyim. Bütün tüylerim diken diken…“

Birbirimizi kurulamak için devini duran çıplak bedenlerimiz zaten birbirine değiyor, ara ara sıcaklığını hissediyordum. Birden elimdeki havluyu bırakmadan, onu da havlumun içine alarak sımsıkı sarılıverdim kıza… Moraran dudaklarımı onun boynuna, yüzümü ıslak saçlarının arasına gömdüm, göğüslerimiz birbirinİ ezerek, kasıklarımız birbirine yapışarak öylece kaldım.

“Ne yapıyorsun sen Gül?” dedi şaşırarak, hareketsiz vaziyette…

“Eskimoların, buzun içinde kalanların yaptığını…” dedim dişlerim takırdaya takırdaya… “Belgeselde görmüştüm. Isınmaya çalışıyorum, sen de itiraz etme, aynısını yap. Sarıl…”

Belki bir on dakika, ayakta, birbirimize çırılçıplak sarılmış, havlularımızdan oluşan çadırın içinde durduk öylece… Üst kısmımız bir nebze ısındı ama bacaklarım hala donuyordu. Biraz kendimize gelmiştik yine de…

“Hadi, sen yatak odasından kırmızı battaniyeyi kap gel.” dedim Arzu’ya… “Ben de elektrik sobasını, koltuğu hazırlayayım. Çabuk, donmadan battaniyenin altına girelim.”

Birkaç dakika içinde açılır koltuğun ayak kısmını açmış, minicik elektrik sobasını açarak karşıya, yere koymuş, ikimiz de yine aynı çıplak vaziyette battaniyenin içine kıvrılmıştık. Yavaş yavaş ısınmaya başlamıştık.

Arzu battaniyenin yanısıra genelde yatağın ayakucunda duran yünlü çoraplarımızı da getirmişti. Battaniyenin altında ayaklarımıza kalın yünlü çorapları geçirmiştik üzerimize giysi olarak… Minik sobanın halojen ışınları bir parça soğuk havayı kırmıştı. İkimizi birden örten uzun yumuşak tüylü battaniyenin altında, Arzu’nun çıplak bedeninin sıcaklığıyla kedi gibi mırıldanmak geliyordu içimden… Biraz daha sokuldum kıza…

“Ohh… Isındım kız…” dedim mutlulukla…

“Ben de… “ dedi. “Birisi şu Şirince şaraplarından getirse de, biraz daha ısınsak, ne dersin?”

“Birisi de ben oluyorum galiba… Ama iyi fikir valla…” dedim. Şimşek gibi, ayağımdaki yün çorap dışında çırılçıplak, fırlayıp önce kapının yanında yere bıraktığım şişelerden birini, sonra da mutfaktan tirbuşonu kapıp battaniyenin altına girip bacaklarıma çekiverdim. Ben şişenin mantarını açmak için her yerim meydanda debelenirken Arzu gevrek gevrek gülüyordu,

“Senin gibi rahat insan görmedim Gül…” dedi. “Hiç çekinme, utanma yok sende kızım…”

“Ne varmış utanacak? Sende ne varsa aynısından bende de var yavrum. Senin de iki memen var, benim de… Sende de am var, bende de…”

Şişeyle uğraşırken battaniye belimize inmişti. Şöyle bir baktım yanımdaki çıplak güzelliğe,

“Gerçi sendekiler benimkilerden daha güzel ama…” dedim gülerek…

Portakal gibi memeleri, uzun güzel bacakları, üçgenini kaplayan sarımtrak tüyleri, soğuktan kabarmış meme uçları ve derisi… Herşeyiyle güzel kızdı Arzu… Utanıverdi, yüzü kızardı söylediklerime, bakışlarıma… Battaniyeyi göğsüne doğru çekiştirdi çıplaklığını örtmek için,

“Amann Gül… Utandırma beni…” dedi.

Açtığım şarap şişesinden bir yudum çektim, şişeyi Arzu’ya uzattım. O da aynısını yaptı, etli dudaklarını aralayıp şişeden bir fırt aldı. Karadut şarabı lezzetini dilimde bırakıp boğazımdan aşağıya kayarken zevkle içimi çektim.

“Ah Gül… Hem utanmazsın, hem terbiyesizsin, hem de benden daha güzel, daha seksisin. Zaten Murat da bunun için seviyor seni, dibinden ayrılmıyor senin… Gerçi seni ekti, Şirince’ye gelmedi ama…”

“Hatırlatma şu pisliği bana… O kadar sevseydi Şirince’ye benimle beraber gelirdi. İki gece yalnız yattım soğuk yatakta… Ailesinin yanına gitti beyefendi…”

Televizyonun kumandasını almış, zap yapa yapa izleyebileceğimiz bir film arıyordum. Bir yandan da öfkeyle söyleniyordum. Arzu belime sarıldı, başını omzuma koydu.

“Siktirsin gitsin kanka. Üzme kendini… Kendisi kaybeder. Senin gibisini nerden bulacak?”

“Aynen canım… Elimi sallasam ellisi… Zaten kendimi zor tutuyordum, bahane oldu benim için… Açtım telefonu, sepetledim piçi…”

“Gerçi iyi sevişiyordu namussuz… Şu salonda az mı dinledim senin feryatlarını? Canını çıkarıyordu senin… Kaltak, beni salona sepetleyip oğlanın altına yatıyordun sabaha kadar…”

Güldüm. Doğru söylüyordu. Murat’ın geldiği geceler yatma saati geldiğinde Arzuyu salona gönderiyorduk. O şimdi oturduğumuz koltukta yatarken, biz içerde iki tekli yatağı birleştirip birbirimize giriyorduk. O kadar yapma dememe rağmen öyle bir beceriyordu, öyle güzel sikiyordu ki beni, kendimi tutamayıp zevkten bağırıyordum.

Her seks gecesinin sabahında uykusuz kalan Arzu’nun şikayetlerini dinliyorduk ikimiz de… Yaşadığım o müthiş orgazmları anımsayınca zevkle gerindim.

“Hatırlatma kız şunu bana…” diye fırçaladım gülümseyerek… Şarap şişesinden bir fırt daha çektim, Arzu’ya uzattım. O da koca bir yudum aldı şişeden…

“Güzel sikiyordu ama, odun gibiydi. Yatağın dışında anlaşamıyorduk hiç… Neyse… Daha iyisini bulurum. Ne sikici herifler var etrafımda pervane oluyorlar. Hem bizim gibi iki kanka arkadaş buluruz, seni de aradan çıkartırız. Masturbasyon yapmaktan bıkmadın mı daha?”

“Aman Gül… İstemiyorum. Böyle iyiyim ben… Kocama saklıyorum kendimi…”

“Kız şıllık… Böyle iyisin de, bizim kapının önünde niye kendini okşayıp parmaklıyordun öyleyse?”

“Ya, bir kere oldu o… Öyle çok bağırdınız ki o gece, dayanamadım bakayım şunlara dedim. Herif seni sikiyor mu, yatırıp kesiyor mu belli değildi. Bir de komşular başımıza toplanacak diye korktum. Uyarmak için gelmiştim aslında… Kapı da aralıkmış. İçeride yatakta yaptıklarınızı görünce, seslenip keyfinizi bölmek istemedim.”

“Seni yere bakan yürek yakan seni… Röntgencilik hoşuna gitti değil mi? Biz sikişirken izlemesi güzeldi.” Yanakları kızarmıştı Arzu’nun… Güldü.

“Ne yapayım kızım? Canlı porno gibiydiniz. İkiniz çırılçıplak, birbirinize girmişsiniz. Odun gibi diyorsun ama… Ne biçim mal varmış o Murat’da… Odun kazığını nasıl geçiriyordu sana, manzarayı dışarıdan görmen lazım… Sen model gibi güzelsin, o da porno kralı gibi… Güzel sahneydi valla… Beni bile azdırdınız kahpecikler… Dayanamadım işte… Size baka baka… Hani porno film izliyoruz ya, elimiz donumuzda… Aynı öyle… ”

“Keşke gelseydin sen de… Tadına bakardın, zevkine varırdın. Bızırını okşamak başka, o yarağı içine almak başka kızım… Onun zevki hiçbir şeyde yok.”

“Terbiyesiz karı… Bakire olduğumu biliyorsun, böyle konuşup durma bana… Evlenince tadarım o zevki… O zamana kadar mastıra devam… Hem Murat senin erkek arkadaşın, nasıl gireyim aranıza?”

“Arkadaş arkadaşın pezevengidir derler canım… Murat benim sevgilim değil ki… Fuckbody gibi bir şeyiz biz… Seks isteğimizi gideriyoruz. O gece gelip içeri dalsaydın, isteseydin, ne ben hayır derdim, ne de Murat… Hele o azgın pezevenk bayram yapardı, iki karı birden sikmek için deli oluyor. Ama şu bekaret zarı takıntın yüzünden sana hiç söylemedim. Yoksa, önemli değildi yani… Bir de, sır vereyim. O gece senin gizlice bizi izlemen hoşuma gitti. Daha çok azdım.”

“Manyaksınız siz… Yoksa grup seks filan da yaptınız mı?”

“Yapmadık ama, çok konuştuk. Böyle devam etseydi yapardık da… Kıskançlık huyu yoktu piçin… “Aramıza başka birini alalım, kız da olur, erkek de olur, benim için fark etmez” derdi hep… İki erkek beraber sikerlermiş beni… Zevkten bayılırmışım.”

“Vay sapık herif vay…”

“Hatta benim yanımda seni de sikmek istedi. Ama Arzu bakire, öyle şey istemez, hiç heveslenme diye diye vazgeçirdim.” Arzu yutkunarak,

“Hadi yaa… Gerçekten mi?” dedi şarap şişesini kafaya dikerken…

“Evet… Gerçekten…” Elinden şişeyi alırken yüzüne baktım, “Porno kralı öyle mi? Ulan, sen de az orospu değilsin Arzu… Demek üstüne gelsek, ısrar etsek, kızlığını benim yanımda, benim herife verecektin?”

“Yok yaa…” dedi ama, sesindeki tedirginlik tam tersini söylüyordu. Kesik kesik güldü, “Asıl azgın orospu sensin kızım… Grup seks ha? Neyse… Boş ver şimdi bunları… Konuyu değiştirelim artık… Film güzel galiba…”

Konuşmayı bırakıp filme daldık. Alt yazılı bir aşk filmiydi. Birbirini çok seven iki genç öğretim görevlisi karı kocanın tekdüze evlilik yaşamı… Yaşı epey küçük öğrencisine de aşık olan kadının film boyunca genç öğrencisiyle yaşadığı tutkulu, soft porno derecesinde sevişme sahneleri… Aldattığı belli olmasın diye aynı şeyleri kocasıyla da yaşamaları…

Düpedüz filmdeki sahnelerden tahrik olmuştum. Üşümem geçmiş, kasıklarımın yandığını, ıslandığımı hissediyordum. Yan gözle Arzu’ya baktım, o da kendini kaptırmış, dudaklarını ısırarak filmi izliyordu. Yumuşak tüylü battaniyenin altında, neredeyse kucak kucağa uzanmıştık koltukta… Çırılçıplaktık, bedeninin ateşini bedenimde duyuyordum.

Sonunda üç kişi aynı yatakta sevişip yatarken bitti film… Karısının öğrencisine olan aşkını öğrenen koca, onu kaybetmemek için her şeye razı olmuş, bir sürü olaydan sonra birbirini seven üçlü aynı evde, bir arada, yepyeni bir yaşama başlamışlardı. Gerindim,

“Off… Güzel filmmiş…” dedim iç geçirerek… Arzu da gülerek,

“Beğeneceğini biliyordum.” dedi. “Konusu da tam senin düşüncelerine uygunmuş. Serbest yaşam tarzı, kimin şeyi kimin şeyinde belli değil…”

“Evet canım… Birbirimizi sevdikten, anlaştıktan sonra ne zararı var ki… Hem paylaşmak güzeldir. Mutluluklar da, yaşamdan alınan zevkler de paylaştıkça artar. Daha çok mutlu oluruz, daha çok zevk alırız.”

Kalkmak için doğrulurken eğilip Arzu’nun yanağına bir öpücük kondurdum. Kıpkırmızıydı yanağı, sıcaklığını dudaklarımda hissettim. Sonra da sıcak battaniyenin altından çıktım. Yine öylece, çırılçıplak, soğuktan ürpererek, ayağımdaki kalın yün çoraplarla gidip ikinci şişeyi de aldım yerden…

Film bitince televizyonda klipler dönmeye başlamıştı. Hareketli müziğin eşliğinde, elimdeki şarap şişesiyle beraber televizyonun önünde bir iki dakika dans hareketleri yaptım. Sonra da eğilerek reverans yaptım, tek izleyicimi selamladım.

“Erotik porno modelinden dans gösterisi izlediniz…” dedim şımarıkça…

“İsteriz, isteriz… Bir daha isteriz… Bis bis bis…” diye bağırarak el çırptı izleyicim, tekrar istedi. Ben de kırmadım onu.

Müzik bitene kadar striptiz kulübündeki dançılar gibi, çıplak vaziyette kalça göbek kıvırdım. İyice abarttım sonunda, şişeyi tutup bir erkeğin penisini içime alırcasına seksi masturbasyon hareketleri yaptım, abartılı sevişme sesleri çıkardım, şişeyle orgazm taklidi yaptım. Arzu oturduğu koltukta kahkahalar atarak, alkışla tempo tutarak beni izliyordu.

Sonunda müzik bittiğinde eğilip televizyon altlığının çekmecesinden bir usb bellek çıkardım, televizyona taktım. Tekrar yerime dönüp şişeyi Arzu’ya uzatırken battaniyenin altına girdim. Arzu tirbuşonla şişe mantarına karşı uğraş verirken ben de televizyonun kumandasından ayarlarıyla uğraşıp belleğin içindeki videoyu başlattım. Arzu mantarı çıkarırken merakla sordu,

“Hayrola? Nerden çıktı, nedir bu?”

“Paylaşmak deyince… Bu filmi izlemeyi unutmuştum. Murat vermişti. Mutlaka izle, paylaşma üzerine bir film demişti. İzleyelim bakalım, nasılmış…”

Bir iki sahne geçince filmin konusu aşağı yukarı belli olmuştu. Yan yana iki evde yaşayan, biri zenci, biri sarışın, beyaz iki genç komşu çift… Kafa dengi dörtlü arasında aşırı gelişerek komşuluktan çok samimi arkadaşlığa dönen ilişkiler… Ve neticede eşler arasında swinger seks…

“Çüş…” dedim “Düpedüz porno filmmiş bu kızım… Azgın pezevenk, başka şey vermez ki bana…” Kapatmak için kumandayı elime alıyordum ki, Arzu bana bakmadan, gözü ekranda elimi tuttu yumuşakça,

“Dur biraz Gül…” Başımı çevirip baktım, o da bana baktı. “Porno ama, konusu ilgimi çekti. Hem de çekimleri, senaryosu, diyaloglar filan baya güzel… O adi pornolardan değil, epey kaliteliymiş.”

Doğru söylüyordu. Pırıl pırıl bir çekim yapılmış, sanatçılar da özenle seçilmiş gibiydi. Erkekler yakışıklı, iri yapılı, kaslı güçlü, düzgün oğlanlardı. Tam benim ıslak erotik rüyalarımın, masturbasyon fantazilerimin kahramanları… Kızlar deseniz öyle, ölçüleri fazlasıyla yerinde, sımsıkı, taş gibi… Biri sarışın dilber, diğeri abonoz güzeli bir zenci…

“Şirince’nin meyve şarapları çarptı galiba seni…” dedim gülerek… “Sarhoş mu oldun sen Arzu? Pek izlemezdin sen böyle şeyler, başını çevirirdin, bana kızardın?” dedim.

“Yok canım, ne sarhoşu? Güzel film işte… Bırak seyredelim, orospuluk yapma…” dedi.,

Kikirdedi, konuşurken biraz dili dolanmaya başlamıştı oysa ayan beyan… Gülerek kolumu omzuna attım.

“Bana orospu diyorsun ama, sen de azgın şeytanın tekisin Arzu… Madem çok istiyorsun, izleyelim bari…”

Şimdi anlatırken iki üniversiteli kızın battaniye altında çırılçıplak porno film izlemesi çok absürd bir olay gibi görünüyor ama… Gerçekten her şey çok doğal gelişmişti. Nasıl olduğunu bile anlayamadan bu noktaya gelivermiştik ve ikimiz de yadırgamıyorduk durumu…

Arzu kolumun altında, başını çıplak göğsüme koymuştu. İkimiz de kaykılmış vaziyette, sıcacık battaniyenin altında birbirimize sokulmuş, porno, evet bildiğiniz porno izliyorduk. İkimiz de çırılçıplak… İkimiz de çakırkeyif… Mutlu… Ayranımız kabarmış…

Dışarıda yağan sağanak yağmurun pencerelerde şaklayan sesi televizyondan gelen sevişme seslerine, inlemelerine, feryatlarına karışıyordu. Karanlık odaya ışığı yayılan büyük ekran televizyonda sevişenlerin vücutları pırıl pırıl, aşırı iştah açıcı ve çok tahrik edici görünüyordu. Sadece arada bir ya ben yorum yapıyordum, ya da Arzu…

“Offf… Zencinin alet de ne büyükmüş yahu… Pırıl pırıl parlıyor, şuna bak…”

“Kızın kukusu da pırıl pırıl, nasıl kabarmış, çikolatalı kurabiye gibi…”

“Aovvv… Aleti amma geçirdi oğlan… Üfff… Pompa…”

“Gül… Senin Murat’ın aleti de bu kadar var mı kız? Ondan mı bağırıyordun o kadar?”

“Eh… Hatırı sayılır onun da Arzu… Bir geçiriyor yarağı, acımasızca bir pompalıyordu ki… Zevkten öldürüyordu beni…”

Durdum. Gözüm kulağım ekranda kıyasıya sevişenlerde, aklım Murat’ın sikinde, tenimde Arzu’nun teninin sıcaklığı… “Hatırlatıp durma şu pezevengi dedim sana… Fena halde canımı istettirdin. Ne olacak şimdi…?”

“Hadi ordan… Filmdeki zencinin koca sikini gördün, ondan azdın sen…”

“Siktir ordan orospu… Sanki sen azmadın da… Şimdi elimi senin kuyuya atsam, sırılsıklam çıkar. Hem kendimi kocaya saklıcam dersin, hem gözünü elin zencisinin kol gibi kara sikinden ayırmazsın. Seni azgın kaltak seni…”

“Sorma yaa… Acayip oldum. Çok ıslandım hem de… Ama ne yapayım Gül? Baksana şunların güzelliğine… Hani şu anda gelip istese şu koca pipili herifler, düşünmeden çıkarır veririm namussuzum… Neden söylemedin bu kadar zevk alındığını? Mastürbasyon zevki bunun yanında solda sıfır galiba…”

“Aynen… Bir kere yarak yemenin tadına baksan… Hep yemek istersin.” Kesik kesik güldü,

“Ahlaksız seni… O kadar da değil…”

“O kadar canım…” Durdum, çenesinden tutup başını kendime çevirdim. Yüzyüze bakıyorduk. Gözleri pırıl pırıl, merakla ne diyeceğimi bekliyordu.

“Tamam, bakiresin, tadına bakmadın da… Hiç mi bir erkeğin canlısını görmedin, penisini ellemedin kız?” Başını iki yana sallayarak olumsuz yanıt verdi.

“Bak canım… İstersen… Hani, çok merak ediyorsan… Yapması var bende… Realistik… Aynı canlı gibi, damarlarıyla, sertliğiyle, derisiyle, taşaklarıyla… Ne dersin? İster misin?”

“Yok canım, daha neler…”

Arzu sert bir hareketle çenesini tutan elimden kurtarıp tekrar filme döndü. Filmi dikkatle izliyor gibiydi ama ben biliyordum, aklı karmakarışıktı şu anda… Beyninin içinde soru işaretleri dönüp duruyor olmalıydı. Benim filmi değil, onu izlediğimi fark etti, başını çevirmeden konuştu,

“Aptal manyak… Hiç yan yan bakıp durma bana… Böyle bir şey yapamam. Kızlığımı yapma bir penise veremem. Kocamla sevişirken olacak o iş…”

“O zaman bırak, izin ver, ben yapayım. Canım çok istiyor kız… Şimdiye kadar masturbasyonlarımı senden gizli yaptım. Vibratörü valizin dibinde sakladım hep, terslik yaparsın diye çekindim senden… Şunu sokayım içime, nefsimi körleteyim.”

“Bana ne kızım… Ne istersen yap… İster canlısıyla seviş, ister yapmasıyla… Bana dokunma da… Aaa… Şaşılacak şey… Sanki seni bir erkeğin altında sevişirken hiç görmedim. Benim iznime ne gerek var?”

Şarap şişesini yere bırakıp kalktım, sallana sallana yatak odasına gittim. Bana ait dolabın üstündeki valizi aldım, içinden benim elemanı çıkardım. Bir önceki sevişmeden sonra temizleyip kaldırmıştım kenara… Alete bir öpücük kondurup valizi olduğu gibi bıraktım, elimdeki kalın vibratörle Arzu’nun yanına gittim, koltuğa oturdum.

Merakla bana bakıyordu. Suni penisi ona uzattım. Yan gözle baktı önce istemez gibi… Yanakları kızarmıştı. Sonra elini uzattı, işaret parmağının ucuyla dokundu, sonra okşadı.

“Vaovv… Gerçekten sahici gibiymiş kız…” dedi, gayet ilgiliydi. “Sanki gerçek bir erkeklik organı gibi… Derisi, damarları…”

“Öyledir benim erkeğim…” dedim. Dipteki düğmesine bakıp çalıştırdım. Vibratörün içindeki mekanizma vızıldamaya, alet elimde titreşmeye başladı. “Verdiği zevk de sahicisi gibi… Dibime kadar sokmuşken bir titriyor ki içimde, zevkten yattığım yerde havaya zıplıyorum, bayıltıyor beni zevkten…”

Sırtımı koltuğa dayadım, ayaklarım koltukta, bacaklarımı ikiye ayırdım. Gözümü filmde sevişen dörtlüye çevirdim. Kadın erkek birbirlerine girmişler, kıran kırana sevişiyorlardı.

Sarışın erkek yanda yatıp dinlenirken, zenci oğlan bir kendi karısına basıyor, bir sarışın arkadaş karısına… O sahne bitiyor, siyahlı beyazlı iki erkek kızın birini aralarına alıyor, iki renkte sokup çıkarıyorlardı kızın içine, kızcağız acıdan, zevkten feryat edip duruyordu.

Beyaz kıza sokarlarken zenci kız teselli etmek için yanaşıyor, zevkten kendini kaybeden arkadaşının dudaklarını somuruyor, memelerini emiyor, klitorisini aradan okşamaya çalışıyordu. Biraz sonra tersi oluyordu. Sarışın kız zenci arkadaşı iki erkek arasında sikilirken, arkadaşının siyah teninde geziniyor, bacaklarının arasında ışıldayan pembecik klitorisini emiyordu.

İçimden akan sular dışarıya taşmaya başladı. Sol elimin parmaklarımı ağzıma sokup ıslattım, sonra da ıslak parmaklarımı klitorisime götürüp okşadım, sürttüm. Kabarmıştı iyice… Yandan, fısıltılı bir sesle,

“Gül… Çok ıslanmışsın kız…” dedi Arzu… İlgiyle benim yaptıklarıma, yumruk gibi başını üçgenime, kadınlığımın dudaklarına sürttüğüm vibratöre bakıyordu.

“Islanmam lazım canım…” dedim. “Yoksa bu kalın şeyi içime zor alırım. Canım yanar. Zaten ıslanmayacak gibi değil ki… Baksana şunlara… Kızlı erkekli nasıl sevişiyorlar?”

Başını iyice uzatmış, alete yakından bakayım derken saçları benim göğüslerime dökülüyor, meme uçlarımı okşuyordu. Zevkle ürperdim. Vibratörü ona uzattım,

“İstersen erkeğimin sikini sen ıslat biraz, olmaz mı?” dedim.

“Yok canım, almayayım…” dedi ama gözünü burnunun dibindeki vibratörden ayırmıyordu. Vibratörün morumtrak renkli başını onun etli kalın dudaklarına dokundurdum. Başını çevirecek oldu, diğer elimle saçından tutup başını sabitledim, tekrar dokundum.

“Yala şunu kaltak…” diye sertçe emrettim. “Amcığına sok demedim. Ağzına sokacaksın, yalayacaksın sadece… Ağzında ıslatacaksın ki, tükürüklü tükürüklü, arkadaşının amcığına kolay girsin, kaysın. Yoksa bununla sikerim seni… Kızlığını da alırım, aklını da alırım.”

Dudaklarını araladı, saçlarını biraz daha çektim, biraz daha açtı ağzını…

“Çıkar dilini… Yala… Filmdeki kızların yarak yaladığı gibi yala…”

Dediklerimi yaptı. Yaladı, başını ağzına soktu, ıslattı. Saçını sertçe tutup vibratörü iyice ağzına soktum. Çırpınmaya başlayınca çıkardım. Benim vibratör dudaklarının arasından tükürüklere bulanmış olarak çıktı. Nefes almaya çalışıyordu, dudakları aralık ve ıslaktı. Dayanamadım. O köfte gibi kalın dudaklar televizyon ışığında öyle parlıyor, öyle çekici görünüyordu ki…

“Çok güzelsin” diyerek o dudaklara kapandım. Önce yumuşakça öptüm, sonra bal gibi tatlı dudaklarını emdim. Saçları elimde, kaçamıyordu. Kendini bana teslim etmiş gibiydi. Bıraktığımda ikimiz de nefes nefeseydik. Gözlerinin içine baktım. Çıplak göğüsleri inip kalkıyordu. Uçları düğme gibi kabarmıştı.

“Ne yapıyorsun sen Gül?” dedi soluk soluğa… “Sapık…”

“Diğer insanların yaptığını… Merak etme… Bir kadınla öpüşen ilk kadın sen değilsin. Bizim gibi kız kıza öpüşen, sevişen, aşk yaşayan milyonlarcası var. Kendini bana bırak sen…” dedim.

Onu bırakıp tekrar filme döndüm. Vibratörü tekrar bacak arama çevirdim. Bu kez Arzu’nun tükürükleriyle ıslanmış, kaygan vaziyetteydi. Benim çukur da ondan farksızdı ya… İçimden akan sular arka deliğime, oradan koltuğa sızmaya başlamıştı.

Vibratörün başını am dudaklarıma dayadım. Yavaş yavaş içime kaktırmaya başladım. Islak alet ıslak vajinamda kaymaya başladı. Bileğim kalınlığındaki aleti içime sokarken dudaklarımı ısırıyordum.

Yan dönmüş, merak ve ilgiyle beni izleyen Arzu dayanamadı. Eğildi, dudaklarıma okşarcasına bir öpücük kondurdu. Zevkle ürperdim. Kalın alet içime girerken, onun sıcacık dudaklarının temasını dudaklarımda hissetmek öyle hoşuma gitmişti ki… Nefesim kesildi adeta…

“Öp beni canım…” diye fısıldadım. “Öp beni… Zevk ver bana… İnan, sapıklık değil bu… Dünyanın en güzel şeyi…”

Dudaklarım kurumuştu. Tekrar öptü beni… Dilinin ucuyla dudaklarımı yaladı. Alt dudağımı dudaklarının arasına kıstırıp emdi. Başım şaraptan sonra zevkten dönmeye başladı.

“Ohhh…” diye inledim dudaklarının arasında… İki elimle tuttuğum vibratörü iyice bastırdım, dibindeki testis şeklindeki çıkıntıya kadar amıma gömdüm. Vajinam iyice gerildi, başı ta diplerime kadar değdi, baskı yapmaya başladı. Düğmesine basıp titreşimi çalıştırmaya başladım. Korkunç bir zevk dalgasıyla sarsıldım birden…

“Oh Arzu… Harika bir zevk… Dayanamıyorum… Çok güzel… Ahhh…. Bir bilsen… Öldürüyor beni…”

“Tahmin ediyorum aşkım… Öyle güzel görünüyorsun ki şu anda…”

Dudaklarımı bırakan arzuyla kabarmış köfte dudaklar boynumda gezindi, memelerime indi. Etrafında dolaştı, uçlarını kıstırıp emdi. Deliriyordum zevkten… Bir elimle vibratörü amcığıma sokup çıkarırken, diğer elimin parmaklarıyla klitorisimi kıstırıp çekiştiriyordum. Arzu da memelerimi yalayıp emiyordu.

Memelerimi emen Arzu’nun elini tutup bacak arama götürdüm, titreşip duran vibratörü parmaklarının arasına tutuşturup inledim,

“Arzu… Ohh… Sen sik beni… Sikini içime sok aşkım…”
Şaşkın şaşkın, hayatının ilklerini yaşıyordu kızcağız… Vibratörü sokup çıkarmaya başladı içime… Bir erkek sikiyormuş gibi içime girip çıkıyordu kalın şey… Deliriyordum. Saçlarından tuttum. Memelerimden aşağıya inmeye zorladım. Karnımı öptü, göbek deliğimi yaladı. Biraz daha aşağı…

“Klitorisimi yala aşkım… Ooohhhh… Çok güzel…”

Eliyle vibratörü sokup çıkarırken pütürlü dilinin sıcaklığını ve ıslaklığını klitorisimde hissettim. Kıvrandım. Bacaklarım kasıldı. Kalçalarım, etlerim titriyordu. Öyle korkunç bir zevk alıyordum ki… Dayanamadım artık… İçimde volkanlar patladı. Haykırarak orgazm olmaya başladım.

“Ohhh… Geliyorum… Geliyorum Arzu… Erkeğim… Sik beni… İçime boşal… Ooohhh… Harikaa… Çok güzel sikiyorsun… Bebeğimm… Sok sikini… Dibime kadar sok… Ooohhhh…”

Dakikalarca kasıldım. Orgazmın zirvelerinde kendimi kaybettim. Kızın saçlarını yoldum zevkten… Sonunda bittiğinde öylece kalakaldım. İkimiz de hareketsiz, yan yana, oturup kaldık koltuğun üzerinde… Arzu sevgiyle bana bakıyor, saçlarımı okşuyordu.

“Demek bu kadar güzel bu ha?” dedi gülümseyerek… Eğildi dudaklarımdan öptü. Halsiz halsiz,

“Evet…” diyebildim. “Evet… Bu kadar güzel… Cennete uçup geldim şu anda…”

“Biraz dinlen, kendine gel öyleyse… Sırada ben varım…”

“Nasıl yani?”

“Sen de beni becereceksin. Şu benim kızlık meselesini halledelim bakalım dediğin kadar zevkli bir şey mi, ben de öğreneyim.”

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir